7 Nisan 2008 Pazartesi

Normallerin İçinde Böyle Çocuklar...

.
Dün bir arkadaşımdan mesaj geldi. Büyük oğlu altı yaşında, Down Sendromlu ve Ankara'da özel eğitim veren bir devlet anaokuluna gidiyor ve başka bir kurumda da bireysel eğitim alıyor. İlkokulda kaynaştırma eğitimi almasını istiyorlar. Onunla hergün birebir eğitim yapan öğretmeninin görüşü Alperen'in kaynaştırma eğitiminden çok faydalanacağı ve uyum sağlayacağı.

Anne, bu fikrini çocuğun gittiği anaokulundaki psikolog ile paylaştığında aldığı cevap şu:
"Normallerin içinde böyle çocuklar bunalıma girer, hatta çocuklar bunu taciz bile edebilirler. Çocuğun psikolojisi bozulur. Bir an önce çocuğun durumunu kabul etseniz iyi olur."

İnsanların böyle bir mesajı hiç utanmadan nasıl söyleyebildiklerini gerçekten anlamak istiyorum. Böyle bir cümleyi kullanma hakkını kendinde gören kişi bir psikolog ve çocuğunuzun geleceğini şekillendirecek bir konuşma yaparken size ilk cümlesi "normallerin içinde..." diye başlıyor "böyle çocuklar..." diye bitiyor. Yani "zaten engellilerin toplumun içinde yeri yok" fikrini o kadar içselleştirmiş ki daha genel tanımlamayı aşıp bahsedilen çocuğu bile göremiyor, görebildiği sadece "böyle" çocuklar. Onunla her gün çalışan öğretmenin görüşlerinin bile önemi yok. O biliyor zaten. Acaba elinin altındaki çocuk nasıl bir çocuk, üstünden "böyle çocuklar" perdesini kaldırıp Alperen'in gözlerine baktığında kimi göreceksin? İlkokula hazırlık becerilerine sahip mi, eksikleri varsa önümüzdeki yıla kadar bunların üzerinde nasıl çalışıp onu hazırlayabiliriz, okulun yöneticilerine, öğretmenlerine nasıl destek verebiliriz ve onların Alperen ile iyi bir iletişim kurmalarına nasıl yardımcı olabiliriz...

Bunlara gerek görmemiş, ne gerek var ki "normallerin arasında böyle bir çocuk" işte, nasılsa bu iş yürümeyecek ve kuyruğunu kıstırıp geri gelecek...Nasılsa diğerlerinden farklı olduğu için dışlanacak, nasılsa diğer çocuklarla anlamlı ilişki kuramayacak, nasılsa anne o kadar hayalperest ki oğlunun sınıfındaki çocuklarla arkadaşlık yapabileceğini bile düşünüyor olabilir, zavallı kadın, hala durumunu kabul edememiş...

Yalnız ufak bir problem var. Bunların hepsi aslında gerçekten yaşanan, gerçekleşen hayaller. Sadece gelişmiş ülkelerde değil, psikolog inanmayacak ama Türkiye'de de yaşanıyor. Hem de yıllardır. Kolay değil, doğru, zahmetsiz değil, doğru, ama mümkün. Oh, hem de nasıl mümkün. Koşa koşa gidilen ve hep beraber yapılan makarna-sosis partileri de mümkün, sırf onun katılabilmesi için ertelenen doğum günleri de mümkün, İngilizce öğrenmesi de mümkün, diğer çocukların onu sadece sevmeleri değil, başarılarını gözlemledikçe ona saygı duymaları bile mümkün. Kaynaştırmanın çocuğu sınıfa atıp gitmek olmadığını anladığınız ve gereken desteği verdiğiniz zaman bunların hepsi mümkün.

Sevgili arkadaşım, sen ve ben ve bizim gibilerin bir işi de "böyle psikologları" "böyle eğitmenleri" "böyle cahilleri" eğitmek. Bunu bir çeşit sivil toplum hizmeti olarak görmek lazım. Onlar da öğrenecekler ki bu hayatta öylesi-böylesi yok, herşey insanlar için.

Gün Osborn
2008

Hiç yorum yok: