24 Aralık 2013 Salı

Sürdürülebilir mutsuzluk

Sürdürülebilir mutsuzluk dengesi diye bir kuramım vardır benim, arkadaşlarım bilir... 

Mutsuzsundur, hayatından hem de hiç memnun değilsindir ama işte idare edersin. Gemiyi altüst etmenin, hayatını değiştirmenin riski, bilinmezliğin bedeli sanki içinde bulunduğun mutsuzluğun bedelinden daha büyükmüş gibi gelir. Olabilecek en kötü yerdir aslında, ne içeri ne dışarı, sıkışıp kalırsın o şekilde. Ve o sürdürülebilir mutsuzluk alanında yaşar gidersin… Olabilecek en kötü yerdir burası… 


Ama sonra bir şey olur, denge bozulur. Bazen daha iyiye, ama genellikle daha kötüye doğru. Ve iyi ki olur. Çünkü artık katlanılamaz hale gelir, yetti artık dersin, yetti! Buraya kadar. Daha fazla tahammül etmeyeceğim! Bedeli her neyse ödeyeceğim ve katlanmayacağım. 


Ve işin güzel tarafı şudur ki bir daha asla o daha önce razı geldiğin seviyeye de razı gelmezsin; artık iyiyi, güzeli hak ettiğini bilirsin ve onun azını kabul etmezsin.

Sürdürülebilir mutsuzluk alanından çıkıyor Türkiyem, nihayet çıkıyor. 






Hiç yorum yok: